Yay filminde yaşlı adam, muhafazakar kişilerin simgesidir, gemiye gelen genç ise özgürlüğü temsil etmektedir. Yaşlı adamın kullandığı yay, onun kıza duyduğu muhafazakar sevgiyi simgeler. Bu sevgi, kıskançlıkla şekillenmiş bir formdadır. Yay, yaşlı adamın kıza olan sahiplenici duygusunun bir aracıdır. Yayını kullanarak kızı diğer erkeklerden korur. Yayına tel bağlayarak bir müzik aleti yapar ve sevgisini bu yayla ifade eder. Ayrıca, yayını falcılık yapmak için kullanır. Yayıyla kehanette bulunurken, kızı gemiye bağladığı salıncağa oturtur ve onu sallandırır. Yayını kıza doğrultur, ancak kızı vurmamayı amaçlar. Kız da yaşlı adama sonsuz güven duyar ve asla yaydan korkmaz. Bu durum, 6 yaşından beri başında yayla muhafaza edilen kızın muhafazakarlığa duyduğu güveni gösterir. Yay, kızın güvenini ve yaşadığı ortamın kısıtlamalarını simgeler. Açık denizdeki gemi, esirliği temsil ederken, dışarıdan gelen genç, başka hayatlara duyulan özlemi ve özgürlüğü simgeler. Yay, yaşlı adamın baskısını ve muhafazakarlığı temsil etmeye devam ederken, genç, yay ve geminin sınırlarını aşarak özgürlüğü arar. Yayın gerginliği, yaşlı adamın kıza olan tutkusunun bir yansımasıdır, ancak genç, bu yaydan korkmaz ve özgürlük için mücadele eder.
Filmin Özeti
Kim Ki Duk’un 12. filmi “Yay”, açık denizde yaşlı bir adam ve genç bir kızın ilişkisini anlatır. Yaşlı adam, gemisinde balıkçılara gelirken, yayını hep yanında tutar. Yay, onun için koruma ve sahip olma simgesidir. Herhangi bir balıkçı, kıza sarkıntılık ettiğinde, yaşlı adam hemen yayını çıkarır, okunu yerleştirir ve hedefe alır. Yay, onun gücüdür, kıza ve gemisine olan hâkimiyetini gösterir. Ancak bir gün gemiye gelen genç, kızla yakınlaşır ve yaşlı adamın yayını göz ardı eder. Bu, adamın yayının gücünü sorgulamasına neden olur. Yaşlı adam, yayını daha da sertleştirir, genci kovar, ama genç tekrar geri gelir. Kızla olan ilişkisini sürdürmeye devam eder. Yay, yaşlı adamın hayatındaki en önemli şeydir ve onu kaybetmemek için her şeyi yapar. Kız, yaşlı adamdan kaçarken yay, adamın son gücü olur. Ancak gençle kaçmaya karar veren kızı gören yaşlı adam yayını bir kenara bırakıp halatla intihar etmeye çalışır fakat kız bunu farkedip yaşlı adamı kurtarır. Yaşlı adamla kız evlendiklerinde yay el değiştirmiştir.
Yay Filminin Sembolik Analizi
Yay filminde yaşlı adam, muhafazakar kişilerin simgesidir, gemiye gelen genç ise özgürlüğü temsil etmektedir. Yaşlı adamın kullandığı yay, onun kıza duyduğu muhafazakar sevgiyi simgeler. Bu sevgi, kıskançlıkla şekillenmiş bir formdadır. Yay, yaşlı adamın kıza olan sahiplenici duygusunun bir aracıdır. Yayını kullanarak kızı diğer erkeklerden korur. Yayına tel bağlayarak bir müzik aleti yapar ve sevgisini bu yayla ifade eder. Ayrıca, yayını falcılık yapmak için kullanır. Yayıyla kehanette bulunurken, kızı gemiye bağladığı salıncağa oturtur ve onu sallandırır. Yayını kıza doğrultur, ancak kızı vurmamayı amaçlar. Kız da yaşlı adama sonsuz güven duyar ve asla yaydan korkmaz. Bu durum, 6 yaşından beri başında yayla muhafaza edilen kızın muhafazakarlığa duyduğu güveni gösterir. Yay, kızın güvenini ve yaşadığı ortamın kısıtlamalarını simgeler. Açık denizdeki gemi, esirliği temsil ederken, dışarıdan gelen genç, başka hayatlara duyulan özlemi ve özgürlüğü simgeler. Yay, yaşlı adamın baskısını ve muhafazakarlığı temsil etmeye devam ederken, genç, yay ve geminin sınırlarını aşarak özgürlüğü arar. Yayın gerginliği, yaşlı adamın kıza olan tutkusunun bir yansımasıdır, ancak genç, bu yaydan korkmaz ve özgürlük için mücadele eder.

Muhafazakarlık Özgürlüğe Karşı
Yaşlı adam, takvim yapraklarına koyduğu düğün günüyle kızın kaderini yay gibi şekillendirir. Kızın düğünde ne giyeceğini, nasıl bir ritüel yapılacağını yayla belirler. Bu durum, yay altında yaşamayı simgeler. Hepimiz, başında bir yay bulunan bir toplumda yaşarız. Yay, bize sürekli baskı yaparak özgürlüğümüzü kısıtlar. Aile, devlet ve toplum, yay gibi baskı kurar ve bireyselliğimize engel olur. Sevgi, yay gibi bencilce arzulara yöneldiğinde insanı esir eder. Filmdeki gibi, sevgi bir yaya dönüşür. Yay, koruma sağlasa da kısıtlar, özgürlüğümüze engel olur. Önemli olan, yay kullanımındaki ölçüdür. Yay, sadece koruma değil, aynı zamanda bir kontrol aracıdır. Her an, başımızda bir yay bekler ve bu yay, bizi sürekli denetler.
Toplumcu ülkelerdeki aşk ve aile ilişkilerinde yay her zaman oradadır. Çocuk veya sevgili, özgür bir insan değil, bir nesne gibi görülür. Bu yüzden kişinin üzerinde sürekli bir yay gerilir. Sahip olma duygusunun en güçlü tezahürü olan kıskançlık, bu yayı gerginleştirir. Sevgi, nesneye sahip olma arzusuyla karıştırılır ve yay kişiyi esir alacak bir araca dönüşür. Kişinin giydiği kıyafetlere, hayatına yay aracılığıyla müdahale edilir. Yay korumaktan çıkıp aşırı kontrol sağlamaya başlar. Kıskançlık yayı daha da gerginleşir ve nihayetinde, bu yay şiddet uygulamaya, hatta öldürmeye yol açabilir. Yay çileden çıkar ve hedefini kişiye yöneltir. Çünkü kişi aslında sevgilisini değil, kendi egosunu ve sahip olma hırsını seviyordur. Yay, sevgiyle karıştırılmış bir kontrol aracıdır ve kişiyi kısıtlar. Yay, gerçek sevgiden çok, sahip olma arzusunun sembolüdür.