“Bir zamanlar Rabbin meleklere: Bakın ben yeryüzünde benim hükümlerimi uygulayacak bir halife, bir temsilci yaratacağım demişti de, melekler: “Biz seni övgüyle yücelterek takdis edip sana saygı gösterip dururken, orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın?” dediler. Ama Allah onlara: “sizin bilmediğiniz çok şey var onları ben bilirim” dedi” -Bakara Suresi 30. Ayet mother! filminin özeti tam olarak yukarıdaki ayet desek yanlış olmaz herhalde. Daha önce sitemizde The Fountain filminin de incelemesini paylaştığımız Darren Aronofsky 2017 yılında çektiği mother! filminde kutsal kitaplardan hikayeler ve örneklerle bize semavi dinlerin doğa üzerine etkisine bir eleştirisini sunarken rahatsız edici bir şekilde İnsanlığın dramını anlatıyor.
Tanrı İnsan ve Doğa İlişkisi
Bize çok tanıdık gelen mother! bir evde büyük bir eserin peşinden koşan bir şairin ve bu şairin giderek pasifleştirilen, edilgenleştirilen karısının hikayesini anlatıyor. mother! filminde sıradan başlayan bu hikaye gittikçe ilginçleşmeye ve saçmalaşmaya başlıyor. Kısa bir süre sonra mother! filminin klasik bir evlilik filminden ziyade bize eski ahit ve yeni ahitteki insanlığın tarihini anlattığını anlıyoruz. mother! filminde Darren Aronofsky şair karakterini sanat yaratabilmesinden ötürü tanrı olarak, şairin eşini ise doğa ana olarak anlatırken. Eve gelen yan karakterler Adem, Havva, Habil, Kabil, Nuh gibi karakterleri simgeliyor. Evin kendisi ise Aden bahçesi yani cenneti sembolize ediyor. mother! filminde şair ve eşinin mutlu mesut yaşaması gerekirken eve gelen bir doktor ve bu doktorun şairin büyük hayranı olması bunun da şairin egosunu okşadığı için eve zarar vermesine rağmen bu doktoru evde tutması daha sonra doktorun eve kendi karısını çağırması ardından oğullarının gelmesi, yasak elmayı temsil eden mücevherin kırılması, evin dağılması, yeni baştan inşa edilmesi fakat şairin kendi kibrinin tatminsizliği yüzünden tekrar yeni insanlar, yeniden bir yıkım… Tüm bunlardan en çok zarar görenin şairin karısının olması. mother! bize semavi dinlerdeki Tanrı figürünün ataerkil yapısını ve hem doğaya hakim olmak isteyen ataerkil yapının doğayı yok etmesinin yanında doğurganlığı ve besleyiciliği sebebiyle doğayla özdeşleşmiş olan kadının da silikleşmesini, kontrol edilme çabasını ve erkeğin kendi arzusuna göre şekillendirilmesini anlatıyor.
Adem ve Havva ile Başlayan Kaos
mother! bir şair (yaratıcı) ve kadının (doğa ana) evlerinde (Aden bahçesi) mutlu mesut yaşamaları gerekirken şairin asla bu hayatından memnun olmaması ve eser üretebilmesi (yaratabilmesi) için onu övecek birilerine ihtiyacı olması üzerine evine hayranlarını almasıyla (Adem ve Havva) giriş yapıyor. mother! filminde Adem ve Havva’ yı temsil eden karakterler ev sanki kendi evleriymiş gibi evde vakit geçirirken bundan yalnızca doğa anayı temsil eden şairin karısı rahatsız oluyor. En sonunda Ademle Havva’ yı temsil eden karakterler sınırlarını o kadar aşıyorlar ki asla ellememesi gereken şairin elmasını (Yasaklı meyve) yere düşürüp parçalıyorlar. Şairin çok değer verdiği bu elmasın parçalanması şairi çok kızdırıyor ve bölüm bitiyor. mother! filminde yeni bir sahneye geçiyoruz.
Artık yasaklı meyve yendiği için insanların kendi doğalarına yabancılaşmaları başladı. mother! filminde yönetmen, bunu şairin karısının Adem ve Havva’ yı temsil eden iki karakterin bir odada cinsel ilişkiye girdiğini görmesiyle anlatıyor. Cinsel ilişki sahnesinden sonra artık çocuklar doğabilir ve yönetmen bunu da bir sonraki sahnede eve Habil’ le Kabil’ i temsil eden iki kardeşin gelmesiyle bize gösteriyor. mother! de artık Kabil ile Habil’ in olayları başlıyor. Kabil Habil’ i ailesinin onu yeteri kadar sevmediğini düşünmesinden ve yalnız hissettiğinden ötürü öldürüyor ve Habil’ in kan izi evin kalbine işliyor. Doğa ana ne kadar o izi silmek için çaba gösterirse göstersin kanın izi evden asla yok olmuyor (kan akıtmanın tüm insanlık tarihi boyunca yok olmaması). mother! filminde Habil’ i öldürdükten sonra kaçan Kabil, eve daha sonradan gizlice gelip doğa anaya “beni sen anlayabilirsin çünkü sen de yalnızsın” demesi de yalnızlığının ve dışlanmışlığıyla kendini doğaya benzetmesi açısından önemli. mother! filminde daha sonraki sahnelerde eve Habil’ in cenazesi için Adem ile Havva’ nın başka akrabaları geliyor yani artık insanlık çoğalmış. Bu kalabalık doğa ananın özene bezene evin herbir köşesini tasarladığı güzel evin her yerinde doğa ananın tüm yapmayın! demelerine karşı büyük bir kayıtsızlıkla bozgunculuk çıkarıyorlar. Şairin karısının dokunmayın dediği şeyin üstünde zıplayıp kırınca musluk patlıyor ve doğa ana artık çıldırıyor. İnsanlar doğa ananın bu çıldırmasından korkarak evden çıkıyorlar (nuh tufanı). mother! filmindeki şair ise karısını umursamıyor bile. Hatta yalnızca kendisini pohpohlayan hayranlarını üzmesinden korkuyor.

Yaratıcının Tatminsizliği ve Doğa Ana’ nın Aşağılanması
mother! filminde artık yeni bir bölüme geçiyoruz. Nuh tufanını simgeleyen olaydan sonra tanrıyı simgeleyen şair karakteri ve eşi bu sükunet zamanında beraber oluyorlar. Şairin eşi hamile kalıyor ayrıca şair üzerine uzun zamandır uğraştığı muhteşem eserini sonunda tamamlıyor (Kutsal kitap) ve sevgilisi doğa anaya gösteriyor doğa ana buna bayılıp eserin muhteşemliğinden bahsediyor fakat şair bundan tatmin olmuyor tekrar insanları evine alıp onlar tarafından övülmek, bu muhteşem eseri herkese göstermek istiyor. mother! filminin ileriki sahnesinde şair, yayınevi ile hayranlarını eve davet ediyor. Eve gelen hayranlar bu esere müthiş bir hayranlık duyuyor şair tapılacak seviyeye geliyor. mother! filminde İnsanlar evin her yerine yeniden zarar vermelerine rağmen şairi o kadar tanrılaştırıyorlar ki ona tapacak ritüeller yapıyorlar. Şairin mürekkebinin değdiği insanlar (peygamberler) ve bu insanların seçtiği halk kendilerini diğer insanlardan ayırıyor ve bu bölünmenin sonunda insanlar birbirlerini öldürmeye başlıyorlar. Üstelik herkes aynı şaire taparken. Çünkü herkes şairin bu şiirini kendi anladığı şekliyle yorumluyor. Yorumlamaları yetmediği gibi anlamını başka yönlere bile çekiyorlar. Farklı yorumlayanlar da birbirlerine düşman oluyorlar.
mother! de şair tüm bunlardan kıvanç duyarken tabii ki bundan en çok doğa ana zarar görüyor ve yavaş yavaş kendini kaybetmeye başlıyor. Birbirlerine düşmanlık eden, her yerin şiddet ve kaos olduğu bu ortamda hamile bir kadının kendi kendine bu aşırı kalabalık, vahşi insan grubundan kurtulup doğurma mücadelesinin olduğu mother!’ deki bu sahneler çok rahatsız edici olsa da bence çok etkileyiciydi. Daha sonra kadın o ortamda doğum yapıyor ve şair bu doğumdan çok mutlu oluyor fakat mutluluğuyla yine yetinmiyor. Bebeğini ona tapan halka göstermek istiyor. Doğa ananın tüm karşı çıkmalarına rağmen bunu yapıyor. Çıldırmış halk bebeğini şairin elinden alıyor ve o kaosun ortasında bebek ölüyor ancak şair yine de onları affetmekten bahsediyor çünkü onlara merhametli davranmazsa ona tapan bütün bu insanların kibrini yeteri kadar doyuramayacağından, onları korkutacağından korkuyor. mother!’ in başında pasif ve edilgen olan doğa ana bebeğin ölmesiyle artık kendini tamamen kaybediyor ve insanlara saldırmaya başlıyor. Halk önce şairin karısı olduğu için az biraz saygı duyarken halktan birisi fitili yakınca şairin karısı, onca kalabalığın arasında linç edilmeye başlıyor. Bu sefer doğa anayı yerde dövüyorlar ve hakaret ediyorlar mother! filminde en rahatsız edici kısımlar buralar. Fakat mother! bize tüm bu rahatsız ediciliği bilerek veriyor ki insanlığın tarihinin ne kadar vahşet ve acımasızlıklarla dolu olduğunu etkileyici bir şekilde gösterebilsin. mother! filminin bu sahnelerini yorumlayacak olursak: Bu sahneler insanların doğaya içkinken, doğaya aşkın olma ve doğayı yok etme çabasını, kadının doğayı temsil etmesi de tarım devriminden sonra kadının doğayla özdeşleştirilmesini ve bu şekilde kadınlığın tabulaştırılmasını temsil ediyor. Ataerkil sistem doğayla özdeş tuttuğu kadını tıpkı doğa gibi değiştirmek ve kendi arzusuna göre şekillendirmek ister. Filmin sonuna kadar da doğa anayı temsil eden kadını edilgen, pasif ve itaatkar görürüz. Şaire tapan ev halkı bu edilgen doğayı olabildiğince tahrip edip, doğa anaya da fahişe, kaltak gibi ahlakçıların bolca kullandığı kelimelerle saldırırlar ve öldürmek isterler. mother! filminin burasında da kadının doğasından koparılması, tabulaştırılması ve tabuların dışına çıkan kadınlara ahlaksız muamelesi yapılması, öldürülmesi, dövülmesi gibi insanlık tarihinin bütün dönemlerinde kadınların maruz kaldığı bu iğrenç davranışlar anlatılıyor.

mother! filminde, doğa anaya en çok zararı veren aslında halk değil, biricik sevgilisi şairdir (yani semavi dinlerdeki yaratıcı da aslında doğayla uyumlanamayan ve ona hükmetmek isteyen erkek bilincidir). Doğa ana şairin tüm bu yaptıklarına rağmen hep onu sevmeye devam etmiştir. Şair de doğa ananın bu sıkıştığı zamanlarda üstün körü de olsa onu sürekli korumaya çalışıp onu kurtarmaktadır. Bunun sebebi karısına aşık olması veya onu sevmesi değildir. Doğa ananın şairi sevmesini sevmektir. mother!’ da şairin karısının kalbi artık insanların yozlaşmışlığından, masum sevgisinin bu kadar kötüye kullanılmasından tamamen kirlendiğinde bu sefer kötü tarafını gösterir ve evi tamamen yakarak herkesi öldürür (kıyamet). Tek ölmeyen kişiler şair ve doğa anadır fakat evdeki her şey kül olmuştur. mother!’ da artık bütün hayranlarının yok olduğu şair halen her şeyi yeniden başlatmak ve kendisini yeniden tatmin etmek ister. Elini doğa ananın kalbine sokarak onu parçalar ve kadın ölür. Parçalanmış kalpten tekrar yasak meyveyi temsil eden elmasın çıktığını görürüz, onu yerine yerleştirir kül olmuş ev tekrar eski haline geri döner. Yatakta bu sefer başka bir kadın vardır doğayı temsil eden. Bu ataerkil dini sistem sürekli kendini yeniden yaratacaktır. Böylece filmin başında gösterilen sahne anlam kazanır: her şey bir döngü halindedir; ne tanrı tatmin olur ne doğa kurtulur ne de insanlar değişir.